1920'ler: Kadınlarda 20'lerin güzellik anlayışı açık tonlar ve parlak bir cilt ile tamamlanıyordu. Dudaklarda parlak ve koyu renkler tercih edilmekteydi. Koyu kırmızı rujlar ön plandaydı. Gözlerde ise koyu renkler tercih edilmekteydi. Gözler ön plana çıkartılmak isteniyordu. Dramatik bir görüntüye sahip olmak için dumanlı göz makyajları oldukça iyi bir tercih oluyordu.
1930'lar: 30'lu yıllarda aşırı ince kaşlar moda olmuştu. 20'lerde olduğu gibi kaş tek bir ince çizgide toplanıyordu. Bazen kaş tamamen tıraş edilip kalem ile ince bir çizgi çekilirdi. Jean Harlow'un ince yuvarlak kaşları bunun mükemmel bir örneğidir. Narin pembe alt tonlu bir cilt ideal olarak kabul ediliyordu. Fakat film yıldızlarının çoğu cilt rengini beyaz renkli tozlar kullanarak solgun bir görünüme kavuşturmayı tercih ediyorlardı. Hafif kızarmış bir görüntü elde etmek için az miktarda gül rengi krem allık kullanılıyordu. Parlak pembe yanaklar moda değildi. 30'larda kadınlar göz kapaklarına zeytinyağı ile biraz parlaklık veriyorlardı. Çeşitli renklerde farlar uygulanıyordu. Eyeliner kalem de hem üst hem alt göz kapağına uygulanıyordu. Koyu, kıvrık ve ayrılmış kirpikler modaydı. Çoğunlukla kırmızı ruj modaydı. Dudak fırçası kullanılarak üst dudak keskin bir yay şeklinde çiziliyor ve tüm dudağın içi doldurularak dolgun bir görünüm yaratılıyordu.
1940'lar: Kadınların 30'lu yıllarda makyajda kullandıkları petrol ve alkol gibi unsurlar savaş için kullanılmaya başladı. Bu sebeple 40'lı yıllarda 30'ların ve 50'lerin aksine doğallığa dönüş yaşanmaya başladı. Yinede savaş boyunca kadınlar üzüntülerini gizlemek için makyaj yapmaya teşvik edildi. 40'ların makyaj anlayışı oldukça klasik ve sofistikeydi. Yüzler kusursuz, taze ve doğal görünüyordu. Fondötenler ve pudralar cilt tonuna benzer olarak seçildi. Kaşlar kalınlaşarak oldukça doğal bir görünüme kavuştu. Göz rengine uyumlu açık farlar ve koyu maskaralar kullanıldı. Mat kırmızı rujlar tercih edildi. 1940'lar da tüm cilt ürünleri mattı, ışıltı ve parlaklık yoktu.
1950'ler: 50'lerde fondöten olarak hafif pembe bir renk tonu ve cilt tonundan daha koyu bir ton seçiliyordu. Fondötenden sonra yüzün her yerine cildin soluk bir pembe olması için krem rouge kullanılıyordu. Pembenin parlaması önemliydi. Kaş kalemlerin kullanılarak kaşlara doğala yakın ya da doğaldan daha koyu bir gölge yapılıyordu. Göz farları elbiselere ve aksesuara uyacak şekilde parlak tonlar tercih ediliyordu. Ruj olarak kırımızı pembe ve mercan tonları tercih ediliyordu. 50'lerin ideal yüz şekli ovaldi. Kare, yuvarlak ya da kalp şekline sahip kadınlar oval bir yüze sahip olmak için suratlarına koyu ve açık tonlar ile kontur hileleri yapılıyordu. 50'lerde alıklar elmacık kemikleri ortaya çıkarmak için kullanıyordu. Eyelinerın gözün dışına doğru uzanan ince uzun çizgisi 50'lerde kullanılmaya başladı.
1960'lar: 60'lı yıllarda beyaz ten hala modaydı. Hippiler'de sadelik ön planda olmasa da gözleri ön plana çıkarmayı seviyorlardı. Renkli farlar ve göz kalemleri, yoğun kirpikler hippiler'de oldukça modaydı. Genel olarak tüm kadınlarda gözler ve göz kapakları ön plana çıkartılmak isteniyordu. Cat eye oldukça modaydı. Diğer dönemlerin aksine doğal renklerdeki rujlar tercih ediliyordu. Kontur yapılarak elmacık kemikleri ön plana çıkartılıyordu.
1970'ler: 70'ler de fark edilmeyen makyajlar moda oldu. Kirpiklerde siyah veya kahverengi maskara. Hafif sıvı fondöten veya sağlıklı ve parlak bir görünüm için inci parıltılı ya da bronz tozlar. Şeffaf dudak parlatıcısı veya açık şeftali pembesi rujlar. Hafif allık. Bazen Hafif açık mavi far kullanıldı.
1970'ler Punk: Beyaz cilt, çılgın, zaman zaman rengarenk zaman koyu siyah ve değişik tarzlarda göz makyajları, koyu renk dudaklar punk makyajının temel unsurlarıydı. Görünüm oldukça sıra dışı ve dikkat çekici olmalıydı.
1980'ler: Madonna, Grace Jones, Princess Diana, Cyindi Lauper, Jane Fonda Brooke Shields 80'lerde güzellik denilince akla gelen isimlerden bazılarıdır. Yüzde yoğun kapatıcılık ve açık tonlar ön plandadır. Gözlerde canlı ve parlak maviler, yeşiller ve pembeler; üstüne de siyah göz kalemleri oldukça modadır. Dudaklarda koyu kırmızı ve parlak renkler, kaşlarda ise kalınlık ve doğallık öne çıkmaktadır.
1990'lar: 90'lar da abartılı ve renkli makyajlar yerini tek renk makyajlara bırakıyor. Bu dönemde cilt rengi ne çok bronz ne de çok beyaz. İkisinin ortası, doğal bir renk tercih ediliyor. Gözler de dumanlı göz makyajının en çok kullanıldığı dönemdir. Kaşlar ince fakat belirgindir. Makyajlarda en belirgin yer dudaklardır.. Koyu ve bordo rujlar tercih edilmiştir.
2000'ler:
2000'lerin başlarında makyajda metalik ve parlak renkler, simler kullanılmaya başlanır. Buz mavisi gibi renkler de dahil renkli göz makyajları göz kapaklarına uygulanırdı.
Bol pudra ile yüz matlaştırılır. Ten rengi ise yeniden bronzlaşır. Yüz daha bronz bir şekle büründürülmek için bronzerlar tüm yüze uygulanır. Kırmızı allıklar popülerdir.
Bu dönemin bir başka özelliği de tabii ki ince kavisli kaşları. Düz kaşlar kavisli bir hale getirilmek için jilet ile alınıp üzerinde dövme ile kaş yapılırdı.
Ağır ,koyu ve renkli rimeller yaygındı. Renkli göz kalemleri ya da koyu siyah göz kalemleri hem gözün altına hem üstüne uygulanırdı. Tırnağa, yüze, dişe yapıştırılan süsler popülerdi. Rujlara ek olarak renk renk dudak kremleri (lipstick) ve dudak parlatıcıları yaygındı. Dudaklarda pembe ruj rengine oldukça rastlanıyordu. Bu pembe rengi açık ve çiğ olması nedeniyle çoğu tene yakışmıyordu.
2010’dan bugüne, 2000’lerin gösterişli, metalik farlarından vazgeçilir ve kadınların makyajda doğallık ve sadeliğe önem verdiği günler gelir. Eğer abartalı bir göz makyajı varsa dudaklar, abartılı bir dudak makyajı varsa ise gözlerde sadelik tercih ediliyor. Ten rengimiz ise yine doğallıktan yana. Elmacık kemiklerine allık yerine daha çok kontür uygulanmaktadır.